KÖŞE YAZILARI | TÜLİN KILIÇ

Özentiyim, Özentisin, Özentiyiz

Aslında uzun zamandır zihnimi kurcalayan bir konuydu fakat bir türlü yazamamıştım. (Tülin Kılıç)
 
   
 
 
     

Bu hafta ne yazsam diye kara kara düşünürken, sabah serviste kendiliğinden geldi bu haftanın konusu. Aslında uzun zamandır zihnimi kurcalayan bir konuydu fakat bir türlü yazamamıştım.

Son 10 yıldır özellikle tatil beldelerinde, restoranların, barların, otellerin adı yabancı. Bazı yerler işi abartıp, Türkçe menü hazırlama tenezzülünde bulunmadan, sadece İngilizce yazan menüleri önümüze koymaktan çekinmiyor, hatta bunu marifet zannediyor.
Her yerde yabancı müzik çalıyor.
3 kelime yabancı dil öğrenen, iğrenç aksanıyla konuşurken gururdan koltukları kabarıyor.

Ben daha bunlara bile alışamamışken ve bundan sonra da alışamayacağımı düşünürken, bu sabah çok garip bir konuşmaya şahit oldum.

Serviste bir kadın roman okuyordu. Çapraz koltuktaki kadın, hangi kitabı okuyorsun? Konusu nedir? Diye sorunca, kitap okuyan kadın önce kitabın konusunu kısaca anlattı, sonra yazarını söyledi.
Konuyu dinlerken ilgisini çekmesine rağmen, yazarın adını duyunca yüzünü buruşturup, ‘’Ayyyy Türk yazar mı? Asla okumam, hiç sevmem’’ diye sürdürdü konuşmasını soruyu soran kadın.
Kitap okuyan kadın şaşkın, ister istemez sohbete dahil olan bizler şaşkın, dinledik kadının söylediklerini. Ve herkes bir şeyler söyleme gereği duyduğu için birden bire tansiyon yükseldi.

Nazım Hikmet’in gurbet şiirlerini,
Aziz Nesin’in, güldürürken, düşündüren romanlarını,
Orhan Veli’nin insanın her halini anlatan, gülümseten ve umut veren satırlarını,
Cemal Süreya’nın aşk şiirlerini okudun mu hiç? diyecektim ama vazgeçtim…

Biliyorum ki, değişmeyecek fikri, anlamayacak ne demek istediğimi.
Serviste onca kişi önyargının manasız olduğunu, duygunun dili olmadığını anlatmasına rağmen ‘’Ama Türkçe yazarlar çok basit cümleler kuruyooo, hikayeler çok banaaaal’’ diyerek cevap verdi hanım kızımız :) Bu cevabından sonra, iyi ki açıklama yapma zahmetinde bulunmadım diyerek, takdir ettim kendimi.

Milletçe kafayı yedik ‘’yabancılaşmayı’’ bir halt zanneder olduk. Sohbet ederken, ‘’sorry, please, see you, bye, thank you’’gibi kelimeleri sohbetin arasına serpiştirenler artık garipsenmiyor. Aksine hoşça kal, görüşmek üzere diyenlere uzaydan gelmiş gibi bakılıyor.

Edebiyat ve tarih zenginliğimizin kıymetini bilmediğimiz sürece, kendimize yabancılaşmamız an meselesi.

Si yu sun (See you soon) diyerek diğer konuya geçmenin vakti gelmiştir…


GELDİĞİM GİBİ GİTTİM

Geçenlerde twitter’a üye oldum. 3 günde 200’den fazla saçma sapan mesaj yazarak birçok kişinin rekorunu kırdım sanırım.
Bu arada ben saçmalamanın dibine vurdukça, takip edenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çoğaldı. (Zaten matematiğim kötü, bu denklemi de çözemedim ve tanımadığım insanların beni niye takip ettiklerine anlam veremedim)
Birçok insan, ünlülere ağza alınmayacak hakaretler yazıp, bundan zevk alıyor. Egolarını parlatıyorlar her ettikleri hakarette herhalde.

Aklıma garip diyaloglar geliyor. (Gönül isterdi ki, balonlu kutucuklarda yazıp, daha akılda kalıcı hale getireyim ama, şimdilik böyle idare edin)

Twitter kullanıcısı HK : Abi bugün şu şarkıcıya öyle bir küfür ettim ki, yazacak cevap bulamadı, herkes yazdığım küfrü kendi sayfasında paylaştı. Eeee akıllı olacak, yoksa alır cevabını.
Twitter kullanıcısı ZM: Aaaa iyi yapmışsın abi, herkes haddini bilsin. Bende sevmem o şarkıcıyı, hatta geçenlerde bende ağır hakaretler yağdırdım bir mesajı üzerine. İnsan mı o ya?

Bu gibi diyalogların olması ihtimal, çünkü insanlar da çok garip bir öfke var ünlülere karşı. Ve bu hırsın sebebi de olmak istediği, hayal ettiği yerde ‘’o ünlünün’’olması. Hakaret ederek, bir nebze de olsa, öc aldıklarını zanneden zihniyetteki insanların sayısı çok fazla.

Twitter’daki üyeliğimin 4.cü gününde anladım ki, twitter beni bozar, oradaki hırs bünyeme ters…

Üyeliğimi iptal ettim, ‘’Geldiğim gibi gittim’’.


TÜLİN KILIÇ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>