Babalığın ömür boyu süren bir sorumluluk ve sevgi yolculuğu olduğunu anlatan oyuncu Anıl Altan, baba olmanın duygusal tarafını, çocuklarla kurulan güçlü bağı ve ebeveynlikte bilinçli yaklaşımın önemini vurguluyor.
Baba olduğunuzda hissettiğiniz ilk şey neydi?
Hastanede, doğumda şahit olduğum ve dünyaya geldikleri o an, karşılığı olmayan bir duyguydu. Dünyada bir daha aynı hisleri yaşayabileceğim bir olay daha olabileceğini düşünemiyorum. Gerçekten “tarifsiz” denir ya... Minicik bedenleriyle karşılaşınca gözyaşlarımı tutamadım. Hem mucize doluydu hem de büyük bir bilinmezlik yolculuğunun başlangıcıydı.
Baba kavramını tek bir cümleyle tanımlayabilir misiniz?
Babalık; çocuklarla hayat boyu ve sonrasında da bitmeyecek olan, yol gösterme, birlikte öğrenme, birlikte büyüme, güvenin asla sarsılmaması gereken, her koşulda yanında olmayı ve sevgiyi hissettirmeyi içeren bir yolculuktur.
Genelde birçok erkek, baba olmadan önce baba olmaktan korkar. Sizin çekinceleriniz var mıydı?
Benim çekincelerim baba olduktan sonra başladı. Öncesinde tek isteğim sağlıkla dünyaya gelmeleriydi. Sonrasında, uykularında bile nefeslerini kontrol eden birine dönüştüm. Günün sonunda karşınızda, sağlığı, psikolojisi, fiziksel gelişimi tamamen sizin karar ve sunduğunuz koşullara göre şekillenecek bir canlı var. Bu, hayat boyu devam edecek. “Doğan, bir şekilde büyür.” lafını doğru bulmuyorum. Doğuran bireylerin sosyal, psikolojik ve çocuk gelişimi konularında bilinçli ve farkındalıklı olması gerekiyor. Kişi doğurmadan önce kendini tanımalı, ne istediğini bilmeli, psikolojisi sağlam olmalı. Bu işin bir ehliyeti olması gerektiğini savunanlardanım, çünkü bu “Dünyaya getirdim, bitti.” denilecek bir şey değil. Sonuçlarını her gün haberlerde görüyoruz.
Kendi babanızın size davranışlarıyla sizin çocuklarınıza karşı davranışlarınızı kıyasladığınızda gördüğünüz en büyük fark nedir?
Şu an çocuklarımla sürekli zaman geçirme isteğim, babamla yaşadığım anılardaki mutluluğumdan kaynaklanıyor. Babam ne kadar yoğun olursa olsun hafta sonları benimle basket oynar, paten kayar ya da maça götürürdü. Benim de en büyük mutluluğum, kızlarımla geçirdiğim zamanlar. Farka gelirsek; ben çok soru soran (yerli yersiz) bir çocuktum. Babam beni bazen geçiştirir, hatta sinirlenirdi. Ben ise aksine, çocuklara duydukları ilk şeyi kabul etmeden sorgulamalarını, merak etmelerini aşılıyorum. Sordukları her soruya sabırla cevap veriyorum; bilmiyorsam “Beraber öğrenelim!” diyorum. Babamdan biraz çekinirdim. Kızlarım ise her konuda bana rahatlıkla danışabileceklerini, her şeyi sorabileceklerini bilerek büyüyorlar.
Baba olduktan sonra hayatınızda neler değişti? Beklentileriniz doğrultusunda bir değişim mi oldu?
İlk yıllar, özellikle ikiz oldukları için, uykusuzluk ve zaman yönetimi konusunda beklemediğimiz bir sürece girdik; ama Pelin’le en baştan beri “Bizim hayatımıza uyum sağlayacak çocuklar yetiştireceğiz.” dedik ve öyle de oldu. Bu yüzden onu da tebrik ediyorum; hep söylüyorum, iyi ki çocuklarımın annesi. İnsanlar tek çocukla evden çıkamazken biz, kırk günlükken dünyayı gezdik, araba, uçak, tren... İşlerimizi aksatmadık. Bunlar karşılıklı fedakârlık ve sabırla olur. Bugün bunu yedi yaşındaki çocuğuyla yapamayan insanlar var. En büyük değişim; kendine ve ilişkine çocuklardan önceki gibi zaman ayıramıyorsun. Önemli olan; geçmiştekinin aynısını beklemeden yeni süreci kabul edip, öncekiyle kıyaslamaya girmeden yeni bir güzel hikâye yaratmak. Buradan, anneanne, babaanne ve hâlâ yardım elini esirgemeyen, zaman yaratan herkese teşekkür ederim. Hakları ödenmez.
Çocuklarınızla yapmaktan en keyif aldığınız aktivite nedir?
Onlarla doğada zaman geçirmeyi, tenis oynamayı ve uzun uzun sohbet etmeyi çok seviyorum.
Çocuklarınızla arkadaş gibi mi yoksa baba-çocuk çizgisinin keskin olduğu bir iletişimi mi tercih ediyorsunuz? İlişkinizi nasıl tanımlarsınız?
En başından beri savunduğum şey: Çocuğun ne arkasında ne de üstten bir yerde durmak. Yanında yürümek, yolculuğuna şahit olmak. Saygı, sınır ve sorumluluklarını bilen, gerektiği yerde müdahale eden bir ebeveyn olmak. Genelde insanlar kendi küçük kopyasını yaratmaya ya da yapamadıklarını çocuklarına yaptırmaya çalışıyor. Oysa bu, onların yolculuğu. Biz onların sahibi değiliz. Bizim görevimiz; bizim korkularımızdan ve hikâyemizden farklı, kendi ayakları üzerinde duran, kendi kararlarını alabilen, kendini seven ve kendi hikâyesini yazabilen çocuklar yetiştirmek.
Çocuğunuzun kariyerini oluşturma sürecinde nasıl bir etkiniz var? Tercihlerini tamamen kendisine mi bırakıyorsunuz?
Kariyer konusunda anneleriyle birlikte kararlar alıyoruz. Şu an için ilgi alanlarını ve becerilerini gözlemliyor, onları keşfetmeleri için çeşitli alanlara yönlendiriyoruz. Sonrasında karar tamamen onların olacak.
Bugüne kadar aldığınız en güzel Babalar Günü hediyesi nedir?
Kızlarımın kendi elleriyle hazırladığı hediyeler en anlamlısıydı.
Babalar Günü için iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Fedakârlık yapan, önceliklerinden vazgeçen, gece gündüz çocuklarının geleceği için çalışan, kafa yoran, sevgisini esirgemeyen, güvenli liman olan… hâlâ yanımızda olan ya da olamayan, en güçsüz anlarında bile belli etmeden dağ gibi arkamızda duran tüm babalar… ve annelere destek olan, sevgisini esirgemeyen tüm babalar... İyi ki varsınız. Gününüz, günümüz kutlu olsun!
Anıl Altan: "Pelin`le baştan beri bizim hayatımıza uyum sağlayacak çocuklar yetiştireceğiz dedik"
Oyuncu Anıl Altan’dan babalığa dair önemli açıklamalar….
DİĞER HABERLER
Hazal Filiz Küçükköse: “Eskiden evlilik bana “tamamlanma” gibi gelirdi, şimdi iki özgür ruhun birlikte yürümesi gibi düşünüyorum”
“Eski bir değer, yeni bir keşif: Yulaf”
“Susan Miller 2011 KOÇ Burcu Astroloji Haritası”
“Yavaş Yemek Kilo Verdirir Mi? ”
“Alışveriş Bağımlılığı Neden Olur?”
“Akmerkez'den yaz kampanyası...”
“Ayşe Kulin`in Yeni Kitabı Dönüş Kitapçılarda”
“Kabızlıktan Kurtulmak İçin Pratik Öneriler”


REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32