KÖŞE YAZILARI | ADİL GÜRPINAR

Bugün Bir Erkektim, Ya Küçüklüğüm?

Küçük bir kuş gibidir dünyaya ilk adımlarını atan çocuk. (Adil Gürpınar)
 
   
 
 
     

Küçük bir kuş gibidir dünyaya ilk adımlarını atan çocuk. En başından beri kendisine kol kanat gerenlere güvenip, gülücüklerle karşılık verendir o minik bulut. Babanın otoriter elleriyle, annenin şefkatli yüreği yoğurur onun saf yüreğini. Tüm bu karşılıksız çaba, değişmez döngüsünde insanı öğüten dünyanın işleyişine uyum sağlayıp, hayat boyu mutlu olsun diyedir.

Aslında önemi yoktur ha kız olmuştur, ha erkek. O an sadece onu verene şükredercesine sevilendir çocuk. Yere düştüğünde kanayan dizinden akan bir damla kandır kıymetli annesinin gözyaşı. Ateşi çıktığında onu sarmalayıp, tek bir nefeste taşıyandır onun güçlü babası. Ama dünya, kabul edilmek istenmese de sevgiden ve iyilikten ibaret değildir.

Korunaklı sığınağın dışında kalan duvarlar da vardır. O duvarlara ne şeytanlar yapışır, ne hinler omuz atar. Gözleri fıldır fıldır hedef arar. İçindeki cinlikler, kahrolası insanın parmak uçlarını yakar. Küçük çocuğunsa yaşamak için bir zorunluluğu vardır. Rüzgarlara direnmesini becerebilmeli, ayakta kalma cesaretini daima gösterebilmelidir. Gün olup da babasının uçurduğu uçurtmayı, dış dünyanın korunaksızlığı altında kendisi korkusuzca uçurabilmelidir.

Ama bir gün gelir, küçük çocuk güneşin aydınlattığı odasında minik hayalleriyle oynarken, oyuncak kahramanlarının üzerini kaplayan kara bir gölgeyle istem dışı karşılaşıverir. Gözleri güneşi görmeye devam etse de karaltı sırt tarafından ona doğru adım adım yaklaşıverir. Sonra da irrite edici bir serinlik omuzlarına adeta sis gibi çöküverir. Kötülük, kaşla göz arasında dört duvar içine girer de çocuğun çocukluğunu, korunaklı sığınağında kimselere yakalanmadan sinsice vuruverir.

Kötülük kimdir? Kötülük nedir? Belki gülümsediklerindir. Belki de merhaba dediklerindir. Aslında yılan olup da kendini senden gizleyendir.

Derken sert ve güçlü eller omzunu sıkar çocuğun. Bir titremedir alır bedenini. Dilini yutar, nutku tutulur ve öylece kalakalır. Küçücük dudaklarından bir ses çıkartmak için gözlerinden yaşlar boşalır. O an bedeninin en küçük hücresi bile kendisine yapılana kahrolur da içinden avazı çıktığı kadar lanetler okur!

Bugüne kadar hiç bilmediği ürkütücü bir his kaplar içini. Bir an için boşlukta korumasız kalan kendisine, kol kanat gerenler öğretmemiştir hiç böylesini. Minik bedeni zihniyle beraber hazırlıksız yakalanmıştır tüm bu olup bitenlere. Daha ilk yaşlarında donmuştur gözlerinin içindeki neşeli hayat. Beteriyse ruhuna indirilen derin bir darbe.

Karanlık gölge ne yaparsa yapsın o, kalbine bir daha hiç kırılmamak üzere bir salyangoz kabuğu çekecektir. Günahsızlık üflenen yüreğinin kapısı güneşi bile içeri almayacak şekilde kapanıp, kilitlenecektir. Bir kör kuyunun içine hapsolmanın ilk adımı olur bu tarifi olmayan acımasızlık...

O an birden uyandı Hakan. Yatak odasının duvarlarına “Hayır!” diye çarptı sert ama acı dolu sesi. Karabasanın ortasından zor kurtardı kendisini. Neredeyse korktuğu bir el dokunacaktı omzuna. Neredeyse içini buz kesen bir nefes ensesine ansızın üfleyiverecekti.

Soğuk bir ter basmıştı soluk soluğa kalan bedenini. Korkulası halini fark eden eşi hemen tuttu titreyen ellerini. Masal, “Korkma!” diye mırıldanıyordu ama kocası eşinin ne söylediğini bile dinlemeden “O iyi mi?” diye tekrar tekrar sayıklıyordu. “İyi tabiî ki” dedi Masal, elini kocasının alnına götürerek. “İnanmıyorsan kendin bak. Uzat elini, nasıl da tekmeliyor hissettin mi? Oğlumuz bile fark etti senin korku dolu sesini…” Sonra Hakan başını koydu eşinin karnına da hissetti oğlunu. Gözlerinden sessiz sır yaşları akadurdu. Yüzünden düşen yaşlar, çiziyordu geçmişin unutulamayan yaralarını. Ama hiç yaşamayacaktı o bunları. Bir an bile bırakmayacaktı evladını.

Günahlar, günahlar… Gün gelecek hesap verecek olan günahlar! İnciten incinsin. Kıran kırılsın. Puslu havaların fesatları ellerini kavuran güneşlere mahkum kalsın. Hesapsızların hesabı görülsün diye o beddualar okuyan hücreler gün olsun da haykırsın!

Peki o küçük çocuğa vurulan darbenin geçmişiyle büyüyenin, oğluna karşı nasıl olur gelecekteki hikayesi?


ADİL GÜRPINAR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>