Sosyete yanı güzellerinin Bodrum ve Çeşme sefası!!!

Bu yaza damgasını vuracak tartışma belli ki Bodrum ile Çeşme arasında kayıkçı kavgası olacaktır...

Yazın gündem yapmaya yer arayan star olamamış starcıklarla, vücutlarını sere serpe güneşe vererek, iç gıcıklayıcı pozlarla piyasalarını artırmayı planlayan “sosyete yanı güzelleri”, Bodrum ile Çeşme arası mekik dokuyorlar...

Bir orada bir buradalar...

Artık hangisinden voleyi vururlarsa, vuramazlarsa da canları sağolsun yaz iyi geçsin gönüller dolsun...

Enerji içecekleriyle karıştırılmış votka su gibi aksın, sabahlara kadar süren alemlerde bir türlü doymak bilmeyen egolar doysun...

-“Kopalım mı?..

-Kopalım anasını satayım...”

Sosyete ve sosyete yanı güzelleri böyle olacak da necip Türk medyası mı aşağı kalacak...

Şimdiden Bodrumcular ve Çeşmeciler diye bölündü...

Sanırsınız bunlar da müteahhitler gibi arazi kapattılar da onun için Çeşme ve Bodrum lobisi yapmaktalar...

Yapanları var mı bilmem, ama çoğunu biliyorum amaç laf olsun torba dolsun...

Birileri Çeşmeci birileri Bodrumcu olsun...

Aynı mekandan doğru düzgün program üretemediği için rating almakta zorlanan magazin programları da, olayı fişteklemektedirler Bodrum mu Çeşme mi? diye...


***

Türkbükü’nde bu yıl çok fazla ünlü yok...

Daha çok üst düzey sosyete takılıyor Maça Kızı’na, Ship a Hoy’a, Palmira’ya, Bianca’ya...

Üst düzey sosyete diyorlar ve demek istiyorlar ki, “Buralar bizim klasiğimiz... Hafif cool hafif egzantriğiz... Biz Osmanlı Bankası’yız...”

Çeşme ise, son birkaç yıldır büyük köşe yazarı akınıyla Türkbükü’nü alaşağı etmeye çalışıyor...

Bir Alaçatı güzellemesi ki sormayın gitsin...

Orada Taş Otel, burada Tuval, bir otantik bir nostaljik ki sormayın gitsin...

Köşe yazarı taifesiyle magazin programları kameralarının Çeşme’ye de bağdaş kurduğunu öğrenen, “sosyete yanı güzeller” Çeşme’ye akın ediyorlar beşer beşer...

Çeşme’deki otantik ve nostaljik yazar arkadaşlara kötü bir haberim var, 2-3 yıldır güzelleme yaptıkları öve öve bitiremedikleri Alaçatı maceralarına çok yakında bir son vermek zorundalar...


***

Çünkü o çok sevdikleri Alaçatılar’ı sosyete yanı güzellerinin mekanı haline gelmek üzere, magazin kameraları da durmaksızın çalıştığından star olamayan starcıklar da oralara kapağı atmış durumda...

Bu Çeşme entelinin Bodrum Türkbükü’yle geçmişten bu yana bir alıp veremediği vardır...

Neden diye soracak olursanız, Türkbükü onlara fazla sosyete gelir, “Ayy ne kirli ne kirli” diye feryat figan eylerler...

Türkbükü’nde tatil yapanlar snobtur...

Koy leş gibidir denize girilecek gibi değildir...

Mimari özel değil geneldir, üstelik Fatih Terim’in kırmızı evi doğayı kirletmektedir...

Oysa Alaçatı öyle mi ya...

Evler taştır...

Alaçatı’nın o tek sokağı eski Bodrum’u hatırlatır...

Herşey otantiktir...

Hayat nostaljiktir...


***

İstanbullular bilirler...

Türkbükü; özellikle Maça Kızı, Ship a Hoy, Palmira, Bianca, biraz Paper Moon, biraz Nişantaşı Brasserie, biraz Lucca’dır...

Alaçatı’daki Tuval ise, belki daha çok Cihangir’deki Symirna, Leyla...

Sonunda hepsinin eğlen- cesi, aşkı, seksi, votkası, içkisi birbirinin aynısıdır...

Aradaki fark aidiyet farkıdır...

Bazısı Çeşme’ye ait hissederek hava yapar birelerine, diğeri Türkbükü’nden cool ve sosyete takılarak ekmek yer bu ülkede...

Benim için farketmiyor...

Al birini vur ötekine...

Reha Muhtar
rmuhtar@gazetevatan.com



 

REHA MUHTAR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >