RÖPORTAJ

Komikaze’nin Yaratıcısı Erdil Yaşaroğlu

Penguen Dergisi’nin arka kapağındaki “Komikaze”nin yaratıcısı Erdil Yaşaroğlu ile mizahı, işini ve evliliğini konuştuk.
 
   
 
 
     

Kendinizden bahseder misiniz?

Karikatür çiziyorum, mutluyum.

Çok küçük yaşlarda “karikatürist olacağım” demişsiniz… Nasıl anladınız?

Sekiz-dokuz yaşıma kadar karikatür nedir bilmiyordum. Ama çizgi romandan haberim vardı. Deli gibi okurdum. Çizgi roman sayesinde konuşma balonu denen şeyi öğrendim. Sürekli resim çizerdim ve resimdeki her şeyi konuşma balonlarıyla konuştururdum. Komik olmazdı tabii ki. Çünkü karikatür nedir bilmiyordum. Sonra kuzenim Varol’u gördüm. Benim yaptığım gibi resimler yapıp konuşturuyordu. Ama onun çizdiği adamlar komik oluyordu. Balonları okuyunca da gülüyordun. Ne bu diye sordum bir gün, karikatür dedi.

Kuzenizi kıskarak karikatür çizmeye başladığınız doğru mu?

Varol karikatür çiziyordu ve herkes onu çok seviyordu. “Ben de çizsem beni de severler mi?” dedim. Evet dedi. O gün bu gündür çiziyorum.

Çizgi hayatınıza nasıl ve ne zaman girdi?

Ana okulunda elime boyalar ve kağıtlar verdikleri anda başladı. Üç yaşındaydım.

Bu işte ilk parayı ne zaman kazandınız?

Dergilere götürmeden önce yarışmalara katılıyordum. On iki-On sekiz yaşları arasında otuza yakın ödül kazandım yarışmalardan. Çoğu para ödülüydü. Ama ilk profesyonel karikatürist oluşum lise ikinci sınıftayken oldu. Güneş Gazetesi’nin gençlik ekinin mizah sayfalarını hazırlıyorduk.

İlk çizdiğiniz karikatürünüz neydi, ne zaman çizmiştiniz?

İlk Varol’un bir karikatürünü çizdim. Evdeki herkes uyuduktan sonra bir karikatürünü çaldım ve sabaha kadar aynısını taklit etmeye çalıştım. Sabah da herkesi uyandırıp bakın, ben de karikatür çiziyorum diye onu gösteriyordum. Beni de sevsinler diye. Sevdiler.

Limon’da başladınız bu işe… O zamanki çizgileri, esprileri beğenmiyormuşsunuz… Çizim konusunda kendinizi nasıl geliştirdiniz?

Çizgi çizdikçe, espri buldukça gelişir. Bir ya da iki sene önce bulduğum esprileri de, çizgileri de beğenmem. Beğenirsem zaten hiç ilerlememişim demektir. Yirmi bir tane kitabım var, hiçbirinin çizgisi bir diğerine benzemez. Hala çizgimi geliştirmek için günde birkaç saat çalışırım.

Genel olarak karikatürleriniz hayvanlar üzerine. Bunun özel bir sebebi var mı?

Hayatta ilgilendiğim ve sevdiğim şeyleri çiziyorum. Tarih, teknoloji, çocuklar ve hayvanlar.

Siz en çok kimin karikatürlerine gülüyorsunuz?

Ben çizerliğimden daha iyi bir okuyucuyum. En azından daha eski. Sevdiğim birçok çizer var.

Haftalık mizah dergiside çiziyorsunuz. Her hafta konuyu neye göre belirliyorsunuz?

Penguen’e çizdiğim karikatürler iki ana konuda oluyor. Biri politik-güncel konular, diğeri ise Komikaze köşem. Komikaze’de günlük konulara pek girmem. Orada konum her şeydir.

Espriler nasıl ortaya çıkıyor?

İlham gelmesini beklemiyorum. Onu beklersem ayda bir kere falan uğruyor. Ben de oturup çalışıyorum. Haftanın birkaç gününü espri bulmak için çalışarak geçiririm.

“Ne çizeceğim şimdi ben!” dediğiniz bir zaman oldu mu?

Her hafta…

Teknoloji çok ilerledi. Siz çizimlerinizi bilgisayarda mı yoksa karakalem mi hazırlıyorsunuz?

Son on beş senedir tamamen dijital ortamda çiziyorum. Çizim tableti ve bilgisayar kullanıyorum.

Penguen ekibi olarak nasıl bir çalışma ortamız var?

Espri bulana kadar herkes sıkıntılı ve mutsuzdur. Ama sonrasında sabaha kadar eğlenceli bir muhabbet sürer. Bir sürü akıllı insanla birlikte çalıştığım için çok şanslıyım.

Penguen’i nasıl ve ne zaman kurdunuz?

On iki yıl önce Selçuk Erdem, Bahadır Baruter, Metin Üstündağ ile bir araya gelerek Penguen’ı çıkartmaya karar verdik. Komik, eğlenceli ve politik bir mizah dergisi yapalım dedik.

Penguen Dergisi’ndesiniz. 2002’den 2014 yılına Penguen nasıl bir yol kat etti?

Engebeli...

Mizahçının bir günü nasıl geçer?

Dertli iştir. Fikir bulmak çok sıkıntılıdır. Ama dışardan bakınca sanki çalışmıyoruz gibi görünür. Önünde defter, derinlere bakan insanlar. Güzel yanı bunu istediğimiz yerde yapabilmemiz. Dünyanın her yerinde yaşayabiliriz. İşe gitmemiz gerekmiyor.

Şiir sevmem diyosunuz ama şiir yazıyorsunuz?

Yazmıyorum. Bazen aklıma bir şeyler gelince, not alıyorum. Özel bir çabam yok. Sevmem.

Heykel okumanın çiziminizi de etkilediğini düşünüyor musunuz?

Tabii ki. Bütün temel sanat eğitimlerinin karikatüre de faydası var. Anatomi, kompozisyon, perspektif gibi…

İşinizin en keyifli ve en zor yanları neler?

İşimin en keyifli yanı, iş olmaması. Hobi yapıyorum, para kazanıyorum. Bana sorarlarsa ne iş yapıyorsun diye, yirmi beş senedir işsizim diyorum. Zor yanı ise işi öğrendikçe zorlaşması.

Begüm Kütük ile evlisiniz. Nasıl tanıştınız?

Bir doğum günü partisinde, ortak bir arkadaşımız tanıştırdı. Sonra da hiç bırakmadım onu.

Bir mizahçı olarak evliliğe bakış açınız nasıl?

Mizahçı olarak özel bir bakışım yok. Karımı seviyorum, böyle olunca evlilik de kolay ve güzel oluyor.

Erdil Yaşaroğlu evde nasıl biri?

Evde miskinimdir. Miskin miskin otururum.

Mizahçı kimliğiniz dışında neler yaparsınız?

Motosikletle seyahat etmeyi severim. Motosikletsiz de seyahat etmeyi, gezerken fotoğraf çekmeyi de severim. Diplomam olduğu için değil; sevdiğim için arada heykel yapmayı da severim.

Sinemayla aranız nasıl? En sevdiğiniz fim hangisi?

Sinema izlemek eğlencelidir. Blake Edwards’ın “The Party”sini severim mesela. Ertem Eğilmez’in Neşeli Günler’ini de.

Hangi çizgi karakterini seversiniz?

Hangisini sevmezsin sorusunun cevabı çok daha kısa.

Karikatür dışında, resim, heykel, animasyon ve fotoğrafçılıkla da ilgilisiniz. Bunlar sizin için birer iş mi yoksa hobi mi?

Çok şanslıyım. Çünkü hepsi hobi. Çalışmıyorum.

Röportaj:MAG

 

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>