RÖPORTAJ

Samimi Pozitif ve Feminen Saba Tümer

Ekranların parlak yıldızı, kahkası ve pozitif enerjisiyle herkesi etkisi altına alan Saba Tümer ile kariyeri ve yaşamı üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
 
   
 
 
     

Ekranlardan tanıdığımızın dışındaki Saba Tümer kimdir?

Normal şartlar altında her şey düzgün giderse ekranlarda gözüktüğüm gibi biriyimdir. Ama asabi bir tarafım da vardır. Tersim de baya bir terstir. Saygısızlığa ve özensizliğe hiçbir zaman gelemem. Ben bir şeye özen gösteriyorsam, aynı özeni karşı taraftakinin de göstermesini beklerim. Laubaliliği hiç sevmem. Samimiyetle laubalilik arasındaki o ince çizginin kaçırılmasına pek toleransım yok açıkçası. Onun dışında genelde pozitif düşünmeye çalışıyorum. Eğlenceli ve kendisi ile dalga geçmeyi seven biriyim.

Gazetecilik eğitiminden sonra TV sektörüne geçişinizden başlayalım nasıl oldu?

Zaten gazetecilik okumuştum ve gazetecilik yapmak istiyordum. Televizyonculukta da aynı şekilde gazetecilik yapıyorsunuz. Bu işe hem muhabir hem de spiker olarak başladım. İstanbul’a gelince yoğun çalışma temposundan dolayı muhabirliği bırakmak zorunda kaldım. Habercilik çok enteresan bir şey; insanın ruhuna işleyince her daim habercisin. Her şey haber değeri taşıyor senin için, hayata haber olarak bakıyosun.

Bir İzmirli olarak İstanbul'a alışma süreci nasıl geçti?


Benim İstanbu’a alışamama gibi bir lüksüm yoktu. Annemi ve teyzemi kaybetmiştim. İzmir bana hüzün veriyordu. Bu yüzden kendimi kurtarmam gerekiyordu. Babam İstanbullu olduğu ve İstanbul’a da çok uzak bir insan olmadığım için alışmakta zorluk çekmedim.

Güler yüzünüz, kahkalarınız ve pozitif enerjinizin kaynağı nedir hayatta?

Hayatta her şey güllük gülistanlık değil. Ama ben karamsar olmayı sevmiyorum. Hayat sana bir oyun oynuyorsa ben de o oyunun içerisindeysem, oynuyoruz hep beraber… Hepimiz bir oyunun içerisindeyiz ve her şey bu oyunu nasıl oynadığınıza bağlı… Hayat bir sahne, sahne aynı ama roller başka. Onun için de madem bu hayata geldim, bu hayata seçtim; bu hayat bana sunulmuş bir fırsat, bir armağan bunu elimden geldiğince iyi bir şekilde yaşamalıyım.

Aşkı nasıl tanımlarsınız?

Aşkın duygusunun insanın kendi içerisinde olduğunu düşünüyorum. Aşk, insanın kendi ürettiği bir duygu. O sırada ürettiğin duyguyu karşıdakine vermek… Aşk kendindeki bir duygu ve kendi problemin.

Pişmanlıklarınız ya da hayal kırıklıklarınız ile nasıl mücadele ediyorsunuz?

Bir şekilde pişmanlık yaşamamaya ve “keşke”yi hayatıma sokmamaya çalışıyorum. “Keşke yapsaydım” diyeceğime, yapıyorum ve görüyorum; iyi ya da kötü… Bunu yaşayıp deneyimlemem gerekiyormuş diyorum. Kötü deneyimler ve hayal kırıklıkları ile mücadele etmek için dibe vurmak gerektiğine inanıyorum. Üzüleceksin, ağlayacaksın, sızlanacaksın; o duyguyu tam olarak dipte yaşayacaksın ve sonra hayatına devam edeceksin…

Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Ayakkabı ve çantaya çok önem veriyorum. Ayakkabı ile çantan güzel ve düzgün olduktan sonra ne giyersen giy tamam olur. Rahatlığı seviyorum aslında; keşke bütün hayat efoşman ile geçse...

Dolabınızın vazgeçilmez parçaları nelerdir?

Siyah düzgün ve güzel bir elbise; iyi bir jean, beyaz t-shirt her zaman hayat kurtarır.

Kendinize ayırdığınız her şeyden uzaklaştığınız, sadece kendinizle olduğunuz yerler var mı? Ne tür bir kaçış planı bu?

Çalışmadığım zamanlarda genellikle kendimi evime kapatıyorum, telimi sessize alıyorum, dışarıyla olan bağlantılarımı kopartıyorum. I-pad oynuyorum, televizyon izliyorum. Bazen Kaz Dağları’na ve güneyde sakin bir yere gidiyorum. Eğer birkaç gün vaktim varsa yurt dışındaki uzak ve sakin yerleri yercih ediyorum.

İlk yaptığınız programı ve konuğunuzu hatırlıyor musunuz kimdi?


Kendi yaptığım ilk programıma Ebru Akel ve Ceyhun Yılmaz konuk olmuştu.

Sektörde en başarılı bulduğunuz meslektaşınız kim?

Sektörde herkes başarılı olsun isteyen bir insanım. Herkes başarılı olsun ve bana kimse bulaşmasın…

En unutamadığınız program anınız hangisi?


Sezen Aksu’nun konuk olduğu ve İbrahim Tatlıses ile Semih Saygıner’in bilardo oynadığı bu iki programın bende ayrı bir yeri vardır.

Televizyon, hayatınızda olmasaydı şu anda ne yapıyor olurdunuz?

Benim hayat planım televizyonmuş ve bir şekilde ortaya çıkmış. Onun için başka bir şey düşünürmüydüm bilemiyorum. Çünkü olaylar bu şekilde gelişti. Üniversite olarak ikinci tercihime girmem de bir mucizeydi. Ben sanırım yine habercilikle ilgili bir şeyler yapardım.

Acun Ilıcalı ile yollarınız nasıl kesişti TV8’e nasıl transfer oldunuz?

Acun ile yollarımız, ben Show TV’de çalışırken kesişti. O zaman arkadaş olup birbirimizi çok sevdik. Sonuçta aynı kanaldaydık ve aynı işi yapıyorduk. Ondan sonra da iletişimimiz ve arkadaşlığımız hep devam etti. Biz Acun’la çok eğlenen ve aynı dili konuşan iki insanız. Onun zekasına ve başarısına çok güvendiğim için bana gelen her teklifte arayıp Acun’a danışırdım ne yapayım diye. Oturur, beraber düşünür, karar verirdik. Acun ne derse dinlerdim ve sonra da beni kanalına aldı...

İzmirlisiniz, İstanbul’da yaşıyorsunuz peki Ankara hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ankara’yı çok seviyorum ve sık sık geliyorum Ankara’ya. Arjantin Caddesi’ne ve oradaki kafelere bayılıyorum.

Gelecek için yeni plan ve projeleriniz var mı?

Ben çok geleceği düşünüp plan, proje ve hedef üreten biri değilim. Ne kadar plan yaparsan yap hayat sana uymuyor. Hayatın düzeni, akışı, gün sana ne getirir bilemiyorsun. O yüzden akışta olup, hayatın getirdiğini karşılayıp onu en iyi şekilde değerlendirme yoluna gidiyorum. Bu sezon değişik bir şey yapacağım. İlk İstanbul’a geldiğimde ve NTV’de çıktığımda ve Show TV’de Saba Tümer ile Bu Gece’yi yaptığımda çok heyecanlanmıştım. Şu anda da kariyerimle ilgili tatlı bir heyecan yaşıyorum. Değişik işler beni heyecanlandırıyor. Oturupta yirmi sene boyunca aynı programı yapabilecek ruh haline sahip değilim. Kendim sıkılıyorum çünkü ilk önce…

Röportaj: MAG


 

Etiketler: Saba Tümer, MAG, Röportaj
Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>