KÖŞE YAZILARI | SERPİL ŞAHİN

Ve Tanrı ile Kadın Gay’i Yarattı…

"Yeryüzünün en anlaşılmaz yaratılanı ilan edilmişti kadın ve erkek onu biraz da olsa anlayabilmek için servetini feda edebilirdi." Serpil Şahin`in yeni yazısı...
 
   
 
 
     

VE TANRI İLE KADIN GAY’İ YARATTI…

Yeryüzünün en anlaşılmaz yaratılanı ilan edilmişti kadın ve erkek onu biraz da olsa anlayabilmek için servetini feda edebilirdi. Pek çok şey değişti yeryüzünde; ama erkeğin kadını anlama isteği hiç değişmedi. İsteğin şiddeti farklıydı sadece.

Bu düzen kadın ve erkeğe ait sanılırken yeni bir yaratılan türü belirdi. Aslında hep içimizde olan; ama sessiz sedasız yaşayan tür bir anda herkesin ilgisini çekmeyi başardı.

Adına “gay” diyorlardı…

Feminen yönü ağır olanlarına pasif, hala içinde erkeklikten kırıntılar kalanlara ise aktif isimlendirmesini yaptık.

Biz kadınlardan daha sık periyotlarla kuaföre giden, kıl tüy meselelerine bizden daha da dikkat eden, bizden daha hassas, bizden daha anlayışlı bu tür nedense son zamanlarda pek bir revaçta. Hangi yakışıklıya çarpsanız neredeyse “gay”. Eskiden tanışma esnasında sorulan “ne iş yaparsın, nerelisin, maaşın kaç tl?” sorularına yeni bir soru daha eklendi: “Gay misin?”

Bakıp yüzlerine “Hey Allah’ım ne günah işledik de bu bibloları gay yaptın?” diyen kaç kadın tanıyorum sayamayacağım şu an.

Kimisi doğuştan, kimisi sonradan… Tıpkı has sarışınlık ve çakma sarışınlık gibi bir durum aslında biz kadınlar için…

Ve çevremde ne çoklar…

Adı Can…
26 yaşında,
Üniversite mezunu,
Asıl işi medya uzmanı, (fakat cinsel tercihinden ötürü dilediği işi yapamadığı için o falcı)
Kumral,
Atletik vücutlu,
Tam bir genel kültür canavarı,
Sinema aşığı,
Tiyatro sevdalısı…

Can’ ın sayabileceğim pek çok özelliği var, fakat öyle bir yanı var ki bu özelliklerini kapatıp ilk aklıma gelendir her daim. “O” bir gay. Normal olanın dışında Can. Düzene ayak uydurmayıp ben buyum diyebilecek nadir yüreklilerden kendisi ve sıfatı ne olursa olsun hep asil.

Bir gün kafede oturup onunla sohbet ederken çok başka bir gözle, onların gözünden bakabildim dünyaya. Diyeceksiniz ki; amma da büyük iş başardın. Eee sonucu ne oldu… Ne olmadı ki?! Bizler bu kafayla gidersek sonradan “gay” olan erkek sayısında patlamalar yaşanacak, haberiniz var mı?

Erkek arkadaşı ile yaşadığı sorunu ve onun çözümlerini anlatınca o zaman daha iyi anladım neden bu kadar yaygınlaştıklarını.

Can, çok sevdiği sevgilisi ile o gün başka bir erkek yüzünden kavga ediyor. Birbirlerini deli gibi seven bu çocukçağızlar bağırıyorlar birbirlerine “Seni gidi aşifte, zilli, kaltak, adi herif” gibi kelimelerle. Anlattığı kadarıyla aşk ne kadar büyükse yaşanan tartışmalar da paralelinde o kadar büyük olabiliyor, önemli olan kontrol mekanizması olmak. Sonra Can biz kadınlar gibi kapıyı çarpıp çıkMIyor evden. Odasına çekiliyor bir müddet. Sanmayın çaresizliğinden, gidecek başka bir yeri olmadığından. Onun yanındayken fakat ona bir oda uzaktayken düşünmek istiyor ne yapması gerektiğini. Ne ince düşünce dediğinizi duyar gibiyim. Bir süre “aşk” ı sorguluyor aklında. İçerideki adamı sevdiğini biliyor ama onu üzmeye hakkı olmadığını da. Nazik bir sıçrayışla uzandığı yataktan kalkıyor, dolabına doğru ilerliyor. Özenle daha önceden ütülenmiş kıyafetleri arasından sevgilisinin ona aldığı kırmızı bluzu, siyah kumaş pantolonunu buluyor. Sevgilisinin alnının teri ile para kazanıp ona hediye ettiği bu kıyafetlere hep çocuğu gibi baktığını söylerdi. Neyse… Giyiyor kıyafetlerini ve salona doğru ilerliyor. Tabi ki güzel kokmayı ihmal etmeden. Fakat sevgilisini bıraktığı koltukta bulamıyor. O esnada yıkıldığını hissediyor ama aklından en ufak bir şüphe geçmiyor, başka bir erkeğe mi gitti, beni aldatıyor mu gibi paranoyalara sahip değil; çünkü inanılmaz bir özgüveni var. Salondaki beraber aldıkları koltuğa uzanıyor, kapatıyor gözlerini ve hayal ediyor sadece “O”nu. En şiddetli kavgalarında bile bu terapinin kendisine ve sevdiğine iyi geldiğini söylüyor. Birden güzel bir müzik çalınıyor kulağına. Sevgilisi ile onun şarkısı. Amma içten hayal kurdum kendime diyor. Ama duyduğunun hayal olmadığını güzel bir öpücük ile hissediyor. Sevgilisi onu dudaklarından kocaman bir öpücükle selamlıyor. Gözlerini açıyor bizimkisi ve başlıyorlar sevişmeye. Gece ateşli tabi, bin bir fantezi üzerine kurulu nerdeyse her sevişmeleri.

Bunları anlatırken aniden bana dönüyor Can. “Biraz da sen anlatsana şekerim.” diyor. Benim kocaman yutkunmamı görünce de “Bak şekerim.” deyip başlıyor nasihatlerine.

“Bizim gibiler hep dışlandı, nerde olursak olalım. Haklısınız belki de. Pek çoğunuz önceleri bizlerin farkında değildi ama zaman içerisinde değişen düzene bizler de ayak uydurduk ve işte karşınızdayız. Siz kadınlar kendi gücünüzün farkında değilsiniz. Kaprislerle, saçma sapan gururlarla, gereksiz tartışmalarla hep yoruyorsunuz erkeğim dediğiniz adamı. Erkeğim diyorsunuz ama onun erkek olduğunu sadece yataktayken ona anımsatmaya çalışıyorsunuz. Oysa kadın ne kadar kabul etmese de her zaman ikinci plandadır. Kadın bu dünyaya sevilmek için gelmiştir, şefkat görmek ve tapılmak için. Bu yüzden de Tanrı erkeği bu kadar aptal yaratmıştır fakat siz kadınlar bu yanlarını hiç görmeyip onlara hep farklı sıfatlar yüklemeye çalıştınız. Bırakın erkek erkekliğini yapsın, ama siz izin vermezsiniz. Yeri geldiğinde hesabı ödemek için bile kavga edersiniz. Bırak kardeşim, onun erkekliğini yücelt. Ama hayır, illa benim dediğim olacak. Yok şekerim böyle bir dünya. Erkeğinizi daha önceleri sadece bir bayandan kıskanırdınız ama bence şimdi esas korkunun zamanı geldi. Çünkü yapı itibariyle erkek gibi düşünebilen, kadın gibi yaşayan bir tür var artık karşınızda. Ne kadar donanımlısınız bizlerle savaşabilmek için? Ben kadınım demek yetmiyor, bunu demekten ziyade yaşayın şekerim. Yoksa daha çok gay yaratırsınız. Sözüm tabi ki sonradan olanlara.”

İnanamadım duyduklarıma. Beni en iyi anlayabildiğini düşündüğüm arkadaşlarımdan bile daha iyi anlamıştı şu birkaç saatlik sohbetimizde. Ne tehlikeliler oysa. Bize dost sevdiklerimize sevgili gibi yaklaşabiliyorlar. Can benim sevgilimi elimden alsa ona kızamam ki. Düşündüm de hanımlar işimiz cidden zor. Daha önce erkekler için sadece birbirimizle saç saça baş başa gelirdik. Peki ya şimdi ne yapacağız? Bizden çok daha komplike bir yaratık var karşımızda. Daha anlayışlı, daha sabırlı, daha duyarlı, daha kadınsı, daha erkeksi.

Hadi buyurun bir de buradan yakın. Cümlemize geçmiş olsun.

Serpil Şahin
serpil5sahin@gmail.com
www.serpilsahin.net


SERPİL ŞAHİN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>