RÖPORTAJ

Şeyda Coşkun: “İnsanların Hayatlarına Dokunuyorum”

Sağlıklı ve formda bir yaşam denildiğinde akla gelen ilk isimlerden olan ve birçok ünlü isme danışmanlık yaparak ideal kilolarına ulaşmalarını sağlıyor.
 
   
 
 
     

Hamilelikte Sağlıklı Beslenme

Sağlıklı ve formda bir yaşam denildiğinde akla gelen ilk isimlerden olan ve birçok ünlü isme danışmanlık yaparak ideal kilolarına ulaşmalarını sağlayan Şeyda Coşkun kendi hamilelik dönemindeki beslenme şeklini anlatarak tüm hamilelere örnek olarak, hamilelik süreçlerini sağlıklı ve formda geçirmelerini sağlayacak...

Sayenizde birçok insan çok fazla kilo verip, sıkı bir vücuda sahip oldu... Sağlıklı yaşam ve güzellik dünyasındaki yolculuğunuzu kısaca sizden dinleyebilir miyiz?

Hayata bakışım açısından, çocukluğumdan beri birilerine yardımcı olmak, bir şeylere vesile olmak ve birilerini güzelleştirmek, kendini iyi hissettirmek her zaman mutlu eden bir duyguydu ve bunun iş hayatıma yansıyacağını, iş hayatım olacağını hiçbir zaman tahmin etmedim. Ama benim işimin en güzel yanı kilo verdirdiğim insanların hayatlarına dokunmak, onların bundan sonraki yaşantılarını değiştirmek , ilişkilerini kuvvetlendirmek ve iş hayatında başarılarını yükseltmek... Onlara yeni imkanlar, yeni fırsatlar yaratabilmek ve bunun tamamen kendi özgüvenleri ile olduğunu, kendilerini iyi hissettiklerinde kendi vücutlarının hafifliği ile hayatlarına yansıdığını onlara göstermek güzel bir başarı ve kazanç . Yani, hayata dair onların kazancı da var benim de... Bundan dolayı, hayatımda yaptığım işin beni devamlı onurlandırması, gururlandırması ve bende yeni bir şeyler yaratması isteğim doğuyor. Devamlı yeni sağlıklı detokslar yaratmaya çalışıyorum. Yeni bir spor bilinci getirmeye çalışıyorum. Zaten Türkiye'de bunun çok geride kalan bir bakış açısı olduğunu gördüğüm için 10 yıl önce bu işe başladım. Bunun da geldiğim noktada gerçekten payı olduğunu düşünüyorum. Zaten devamlı olarak bana karşı bunu dile getiriyor herkes. Bu açıdan hayatta şu anda bunu kendime bir dava edindim. İnsanlara sporu aşılamak, en basitinden yürüyüş yapmayı hayatlarının parçası haline getirmek, nefes almak kadar doğal bir süreç olarak onlara hissettirebilmeyi kendime hedef haline getirdim. Umarım bu böyle gider ve istediğim hedefimi, başarımı, davamı sonunda kazanırım da bütün insanlar bedenlerindeki hafifliğin hayatlarındaki hafiflik olduğunu sonunda görürler.

Hamileliğinizde 11 kilo aldınız ve doğumdan çok kısa bir süre sonra da çok kısa bir süre sonra eski formunuza tekrar kavuştunuz. Hamilelik döneminde ve sonrasında nasıl bir beslenme şekli ve spor programları uyguladınız? Kaç kilosunuz şuan?


Hamileliğimde 11 kilo aldım, hatta aslında daha az aldım ama sekizinci ayda bir siyatik geçirmiştim ve bundan dolayı yaklaşık bir ay boyunca devamlı tekerlekli sandalyedeydim. Sonucunda vücudumda ödem oldu. Fakat bence bir kadının zaten hamilelik sürecinde, özellikle de zayıf bir kadının mutlaka sekiz, dokuz, on kilo alması gerekiyor. Çünkü, vücudun bebeği koruma açısından böyle bir yağlanmaya, böyle bir hormonel dengede böyle bir kiloya ihtiyacı var. Bunun altında kilo alındığında bebek ile ilgili sıkıntı olma ihtimali doğabiliyor. Bu yüzden kadınlar, 10 kiloyu kendilerine alabilecekleri bir rakam olarak görsünler ama 10 kilonun üstüne çıktıklarında mutlaka yediklerini kontrol etsinler. Çünkü, bu dönemde alınan kilolar bebeğe değil, tamamen annenin vücuduna gidiyor. Bebek zaten bizim vücudumuzdaki sağlıklı vitaminleri ve mineralleri yiyor ve bizden emiyor. Yani, “yedi ay bunu yiyin çocuğunuza can olsun, kan olsun” diye bir şey yok, yediklerimiz sadece bize yarıyor. Bunu zaten tüm doktorlar hastalarına devamlı olarak söylüyorlar. Ben genellikle, benim vücudumu besleyecek demir, omega gibi gıdaları yüksek oranda olan şeyleri tükettim.Süt grubundan yoğurdu tercih ettim, peyniri daha az tükettim. Çünkü peynir o dönemde bana çok tuzlu geliyordu ve damağımda tuz tadı bırakıyordu. Tatlı şeyleri çok fazla yiyemedim. Bu muhtemelen, bünyemin daha önce yediklerine verdiği tepki oluyor. Ben fazla meyve yerdim, hiç meyve yiyemedim. Badem çok tüketirdim, bademi ağzıma süremedim. Bunun yerine midem bulandığında ilk üç ay boyunca pirinç ve bununla yoğurt karıştırarak kendimce midemin bulantısını giderecek bir metot yarattım. Bu dönemde devamlı olarak yürüdüm, işime hiç ara vermedim. Yedi ay boyunca çalışmama ve yürüyüşüme devam ettim. İş hayatımdaki tempoma devam ettim. Ama uykuma da dikkat ettim, mutlaka sekiz - dokuz saat uyudum günde. Çünkü hamile bir annenin vücudunun dinlenmesine ihtiyacı var. Mutlaka haftada iki kere yoga yaptım, iki kere yüzdüm. Devamlı olarak çocuğuma ve bana iyi gelecek şeyleri kendime ayırdığım bir dönem oldu. Hamilelik; bir kadının kendine ayırabileceği, kendine özeneceği en güzel dönemdir. Keyifle istediği duyguyu, bebeğine kendine vakit ayırıp ona kıyafetler seçmesi, onun bebek odasını yapması, onu bu dönemde çok mutlu edecektir. Zaten sonrasında inanılmaz bir keyfe ulaşacak bebek doğduğunda... Tam anlamıyla muhteşem bir duygu ile zaten karşılaşıyorsun. Şu anda 51.8 kiloyum. 1.75 boyundayım. Ama normalde kendime 51 ile 53 arasında gitme gelme rantı veririm hep. Bence, insanlar kendilerine böyle bir - iki buçuk kiloluk oynama imkanı versinler. Çünkü şehir dışına çıktığında, hafta sonu bir yerlere gittiğinde, karma yediğinde, yani vücut belli bir karmaya girdiğinde, karma menü yaptığında, özellikle karbonhidrat ile protein birbirine girip karıştığında mutlaka kilo alır ve şişer. Bu tabii ki yağ olarak vücuda ilk başta girmez, öncelikle ödem olarak girer. Sonrasında yavaş yavaş vücut bunu kendince temizleme sistemine girdiğinde atar. Ben onun için mutlaka haftanın pazartesi, salı, çarşamba günleri kendime göre detoks programı uygularım ve hafta sonu yediklerimden kurtulurum, böyle bir sistemim var.

Hamilelik döneminde doğru sanılarak yapılan yanlışlar nelerdir?

Çocuk beslenemiyor. Börek, çörek, hamur işlerine girmelerin bebeğe hiçbir faydası yok sadece anneyi şişirir ve çok da sağlıklı değildir; uyku verir, normal doğumu zorlaştırır. Kesinlikle yüksek kafeinli gıdalar, sigara, ağır karbonhidratlar, raf ömrü olan gıdalar ve deniz mahsulleri bence anneler tarafından kesinlikle tüketilmemeli. Bunlar her türlü zehirlenme riskini yanında getiriyor. Bilmedikleri bitki çaylarını da çok tüketmemeliler. Çünkü, genellikle ilaçların hammaddesi olduğu için muhtemelen sıkıntı yaratabiliyor. Biraz daha araştırmak, dinlemek gerekiyor. Ama doğada olan bildiğimiz yetişen yeşiller, domates, salatalık, ıspanak, brokoli, avakado, somon, organik tavuk ve haftanın üç günü mutlaka kırmızı et (bunun ikisi kuzu eti, biri de dana eti olabilir) gibi gıdalar tüketmek çok daha faydalı. Annelerin kendini en iyi hissettiği ve enerji veren gıdaları bulmaları çok daha iyi olur.

Çocuğunuzun beslenmesine şimdiden dikkat ediyor musunuz? Bazı çocuklar gazlı içeceklerin, hamburger gibi yiyeceklerin tadını bilmeden büyüyor. Bu tarz yiyecekleri alışkanlık haline getirmemesi için siz de böyle bir beslenme düzeni uygulamayı düşünüyor musunuz?

Çocuğumun beslenmesine şimdiden çok dikkat ediyorum. Elimden geldiğince çevredeki faktörlerden etkilenmemesi için, özellikle yeğenimle beraber olduğu dönemlerde, on yaşında dokuz yaşında çocukların tükettiği gıdalardan onu uzak tutmaya çalışıyorum. Çünkü, bana göre 9-10 yaş grubu çok sağlıksız besleniyor. Devamlı olarak ice tea gibi içecekler, patates kızartmaları, hamburgerler tükemtke çok yanlış bence... Bunlar annelerin çocuklarını avutmak için buldukları kötü bir kaçış yöntemi." Çocuğumu bir alışveriş merkezine götüreyim, oyun yerine gitsin, oyun yerindeki patates kızartması, hamburger menüsünü yesin" şeklinde yerleşmiş kötü bir beslenme alışkanlığının, çocukların oynadıkları yerde tüketilmesini gerçekten büyük bir katliam olarak görüyorum. Bu yüzden buradan da sizin aracılığınız ile yetkililere sesleniyorum: Buna bir çare bulalım, bu çocuklar buralarda en azından meyveli yoğurtlar, sebze kuleleri, enginar burgerler yiyebilirler. Ben bunu kendi mutfağımda yaratıyorum. Çocukları devamlı olarak bu kadar kötü beslemek, kendimiz salata yerken çocuklara hamburger patates kızartması yedirmek çok adaletsiz. O yüzden çocuğuma çok özen gösteriyorum. Ama tabii ki çocuğum, çevremdeki çocukların yanında belli şeyleri görüp isteyebiliyor ve bu yüzden çok büyük sıkıntı yaşıyorum. Çocuğuma yedirmediğimden dolayı üzülebileceğini düşünüyorum. Ama ben evimde patatesi kendim fırınlayarak veriyorum. Onun dışında ona minik minik kendimce kukiler yapıp bazen bunlara kakao ya da çikolatalı bonbonlar koyabiliyorum. Yani bunları çocuklarımıza sağlıklı bir şekilde verebiliriz. Bu yüzden ben kesinlikle çocuğumu gazlı içeceklerden, patates kızartması ve dondurma gibi çocuğun iştahını kesecek, sağlıksız olan, mide ve bağırsak sistemini bozan gıdalardan uzak tutmaya çalışıyorum. Çünkü, sonrasında çocuklar çok sık hastalanıyor alerjik reaksiyonlar oluşuyor.


Röportaj:MAG
 

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>